7 Ağustos 2011 Pazar

Kulenin Hanımı IV

Yemeğin ardından Bora ve Ayça hafif şarap sarhoşu olarak masadan ayrıldılar. Geriye sadece Onur ile Meryem kalmıştı. Ayça, merdivenleri çıkarken dönüp Meryem'e bir kez daha bakmaktan kendini alamadı fakat yakalanmasaydı iyi olacaktı. Meryem Ayça'ya belli belirsiz gülümsedi, ya da ona öyle geldi.

Davet edilmediği halde Bora da Ayça'nın ardından odaya girdi. Bir süre oturacak tek yer olan Ayça'nın yatağının üzerinde oturup ev halkının dedikodusunu yaptılar. Ayça Bora'ya, Meryem ile aralarında herhangi bir duygusal ilişki olmuş muydu diye sormak istedi. Fakat yine "Bırak ya deli o!" diye kestirip atacağını tahmin ettiği için bundan vaz geçti. Bora ise Ayça'yı Hakan ve Selim'e karşı bir kez daha uyarmak istedi. Ama "Sen kesinlikle beni kıskanıyorsun" diyeceğini düşündüğü için bundan vaz geçti. Bunun yerine iyi geceler dileyip odasına gitti.

Bora odadan çıktıktan bir iki dakika sonra Ayça'nın kapısı çalındı. Meryem, içeriden cevap gelmesini beklemeden kapıyı açıp başını uzattı, "Merhaba, müsaitsen konuşabilir miyiz?" diye sordu. "İçeri gel" dedi Ayça. Şaşırmıştı.

Meryem içeri girdi ve odanın her köşesini gözleriyle bir saniyede taradı:

-Burada yataktan, komodinden, kitaplık ve çalışma masasından başka bir şey yok; bir de açılmamış koliler...Her an gitmeye karar verebilirmiş gibi bir halin var.

-Aslında bu boşluktan şimdilik keyif alıyorum. Beni geçmişe bağlayan eşyaların hiçbiri yok. Bu an'da kalmamı sağlıyor. Belki bir gün bundan sıkılıp kolileri boşaltırım."

-Burası hakkında ne düşünüyorsun? Yani ev, insanlar falan...

-Eve bayıldım. Ama insanlar konusunda henüz bir şey diyemeyeceğim. Burada bir tek Bora'yı yakından tanıyorum. O benim çocukluk arkadaşım ve en yakın dostum. Belki sana bundan söz etmiştir.

-Hayır bahsetmedi.

-Sanırım onunla pek konuşmuyorsunuz. Aranızda bir soğukluk olduğunu seziyorum.

Meryem başkalarının duymasını istemeyeceği gizli bir şeyden bahsedecekmiş gibi kapıyı yavaşça kapattı ve yatağa, az önce Bora'nın oturduğu yere oturdu. Derin bir nefes aldı:

-Ben bazı şeyleri bilirim. Bora'nın hatırlamak istemediği ve ileride tekrar yaşamaktan korktuğu bir takım şeyleri de biliyorum. O da benim bunları bildiğimi biliyor, ama kabullenmek istemiyor. Bu yüzden de benim deli olduğumu düşünüyor. Ama şimdi sen geldin ki ben ona bunun olacağını söylemiştim. Bir süre sonra benim sadece doğruları söylediğimi anlayacak.

Ayça kızın gözlerinin içine baktı. O da 'bazı şeyleri' bilirdi:

-Çok gizemli konuşuyorsun Meryem. Kendini anlatmaktan ziyade saklamaya çalışıyor gibisin. Mesela senin adın...aslında Meryem değil, değil mi? Gerçek adını saklıyorsun.

-Sen de 'bazı şeyleri' biliyorsun. Ama bunları nereden bildiğini henüz bilmiyorsun. Çünkü henüz ermedin. Erdiğinde, neyi nereden ve ne için bildiğini de bileceksin.

Ayça bu sözler üzerine ayak parmaklarından saç diplerine kadar ürperdi. Hatırlamaktan kaçtığı geçmiş, Meryem kılığında karşısındaydı.

Deniz'in hayaleti Meryem adı ile bildiği bu kadın aracılığıyla onunla konuşuyordu.

1 yorum: