5 Ağustos 2011 Cuma

Kulenin Hanımı II

Ayça masadaki herkesi ilgiyle inceliyordu. Kimlerin birbiriyle samimi, kimlerin uzak olduğu ilk bakışta anlaşılıyordu. Sevgililer Öykü ve Aşkın zaten başlı başına bir dünyaydı. Masaya oturduklarından beri aralarında kısık sesle konuşuyorlar, çevreleriyle pek ilgilenmiyorlardı. Bedenlerini büyük bir hazla hareket ettiriyor gibi görünüyorlardı. Dingin ve mutlu bir enerji saçıyorlardı. Asosyal değillerdi. Sadece birbirlerinin varlığından büyük keyif alıyor ve bu keyfi bölmek istemiyor gibilerdi.

Çapkın kankalar Selim ve Hakan ise bir çapkınlık refleksi olarak birbirleriyle konuşurken bile etrafa bakıyorlardı. Ayça, bu ikisinin Bora'nın bahsettiği, hatta kendisini onlara karşı kibarca uyardığı adamlar olduğunu daha tanıştırılmadan anlamıştı. Adamlar sanki bütün geceyi çoktan planlamışlar, her ayrıntısını ince ince gözden geçirmişler ve Ayça'nın olacaklardan hiçbir kaçarı yokmuş gibi bakıyorlardı kıza. Ayça bu tavra için için güldü. Herkes onlardan uzak durmaya gayret ediyordu. Çok gerekmedikçe kimse onlarla konuşmuyordu. Konuşurken de mümkün olan en ekşi yüz ifadelerini takınıyorlardı. Evde sevilmeyenler oldukları, diğerlerinin taşınıp gitsinler diye gözlerinin içine baktığı belliydi.

Onur içlerinde en iletişim kurulası kişi idi. Güleryüzlü ve sakindi. Dik ve güvenli bir duruşu vardı. Konuşmaları nazik, net ve açıktı. Ayça, Bora'nın evde en çok sevdiği kişinin o olduğunu hemen anlamıştı. Tanışırken diğerleri gibi Ayça'nın sadece elini sıkmak yerine onu yanaklarından öpmüştü. Bu büyük ihtimalle Bora'nın ona kendisinden sıkça bahsettiği anlamına geliyordu.

Emre yüzünü uzun saçlarının ardına saklamış sessizce oturuyordu. Bora onun hiç konuşmadığını söylemişti. Ayça onun dilsiz olmadığını sezmişti. Konuşmaması bir tür tavır gibiydi. Önce Emre'nin obsesif olduğunu düşünmüş, sonra olayın bu kadar da basit olmadığına kanaat getirmişti. Görünürdeki tüm tuhaflığına rağmen Ayça Emre'den yana bir tehdit sezmiyordu.

Meryem, Ayça'nın tam karşısında, Selim ile Hakan'ın yanında oturuyordu. Ayça ona dair bir gariplik hissetmemişti. Aksine, Meryem ona çok tanıdık bir enerji yansıtıyordu. Çok eskilerden bildiği ama sonra unuttuğu birini hatırlatıyordu. Boya değmemiş uzun kumral saçları vardı. Şile bezi renkli kıyafetler giymişti. Bora'nın bu kıza neden kaçık dediğini anlamamıştı. Gereğinden fazla ciddi görünüyordu ve büyük laflar ediyordu ama Ayça, kızın ses tonunda kibir sezmemişti. Ne olduğu iddiasındaysa o iddianın arkasında durabilecek kadar güçlü görünüyordu. Bunun adı kibir değildi.

Acaba Bora ile nerede çatışmışlardı?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder