4 Ağustos 2011 Perşembe

Tebdil-i Mekanda Tuhaflık Vardır IV

Uykusu telefon sesiyle bir kez daha bölündü. Sehpaya doğru bir hamle yaptı ancak çalan kendi cep telefonuydu. Uykudan uyandığını belli eden çatallı bir sesle "Alo" dedi. Karşı tarafta Sevilay bağıra çağıra konuşuyordu.

-Bora! Ayça kayıp. Kız ortadan yok oldu. Çıldırmak üzereyim!
-Biliyorum. Ben şu an onun evindeyim. Geldiğimde kağı açıktı. Ve eşyalarının hepsi buradaydı. Yanına bir tek çantasını alıp çıkıp gitmiş. Cep telefonunu bile almamış.
-Sus ve beni dinle. Dün öğleden sonra beni aradı. Sesi ruh gibiydi. Öyle kötüydü ki tanıyamadım. "Sevilay, ben Fethiye'ye gidiyorum. Ne zaman dönerim bilmiyorum. Benden haber alana kadar sakın Bora'ya bir şey söyleme." dedi. Neden bilmiyorum ama çok endişelendim ve sana haber vermem gerektiğini düşündüm. Senin bilmeni istemeyeceği ne yapıyor olabilir ki?

Bora Fethiye'yi duyunca sersemledi. Rüya ile gerçek birbirine girmişti. Sonra aniden kendine geldi:
-Neden daha önce aramadın Sevilay? Ben saatlerdir burada bekliyorum.
-Dedim ya seni aramamamı söylemişti.
-Neyse sakin ol. Ben ilk uçakla Fethiye'ye gidiyorum. Nerede olduğunu tahmin edebiliyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder