6 Ekim 2011 Perşembe

İkiz Alev III

Ayça, Öykü ve Aşkın'ın avludaki Yoga seansını büyülenmiş gözlerle seyrediyordu. İkisinin de gözleri kapalı olmasına rağmen ve hiç konuşup işaretleşmedikleri halde böyle bir eşzamanlılıkla hareket edebiliyor olmalarına hayret ediyordu. Yüz ifadeleri rahat ve mutluydu. Seansın sonunda birbirlerine sevgiyle sarılmalarını izledi. İstemsiz bir şekilde gülümsediğini fark etti.

Ruhunda, daha önce var olduğunu bilmediği bir alana bir kapı açıldığını hissetti. Tüm hayret, şaşkınlık, büyülenmişlik hislerinin ve tüm düşüncelerin ötesinde bir yerde "ikiz alev" konusuna dair derin bir anlayışa vakıf olduğunu anladı.

Üzerindeki pijamalarla Bora'nın odasına gitti. Kapıyı çaldı. İçeriden ses gelmediği halde kapıyı açıp ve odaya girdi. Bora hafif uykusundan uyanıp miskin miskin gözlerini açtı. Ayça'yı görünce şaşırmadı. Kenara çekilip ona yer açtı. Ayça usulca yatağa girdi. Birbirlerine sarıldılar. Birbirlerinin kokusunu doya doya içlerine çektiler.

Bora Ayça'nın kulağına fısıldadı:
-Rüyamda seni görüyordum. Bana ikiz alevin ne olduğunu anlatıyordun.

Ayça gülümsedi:
-Aslında az önce ikiz alevin ne olduğunu kendime anlatıyordum. Yani sana da anlatıyordum. Çünkü sen bensin ve ben de senim.

Bora Ayça'nın alnına bir öpücük kondurdu:
-Uzun zamandır sürgündeymişim ve bugün sürgün bitmiş, EV'e dönmüşüm gibi hissediyorum.

-Ben de.

Bir süre sonra fısıltılar öpücüklere dönüştü ve iki eş ruh, her anında şefkatin ifade bulduğu ilahi bir birleşme yaşadılar. Bedenler de bu birleşmeye sonsuz haz ile iştirak etti.

1 yorum: